
06Şub
BOŞANMA HALİNDE VELAYET ve VELAYETİN BELİRLENMESİ
Velayet, yaşı küçük çocukların bedensel ve ruhsal yönden korunması ve yetiştirilmesi, çocuğun kişilik haklarının korunması ile tüm malvarlığının muhafaza edilmesi ve yönetilmesi amacıyla anne babaya tanınan bir yetki ve ödevdir. Bu bakımdan velayet çift yönlü bir haktır. Bir yandan çocuğun kişi ve maddi varlıklarının yönetilmesi hakkı tanınırken diğer taraftan bunların korunması ve geliştirilmesi bakımından sorumluluk anne babaya sorumluluk yükleyen bir haktır.
Velayet evlilik birliğinde yetişen çocuklar bakımından anne ve babaya tanınan bir haktır. Evlilik birliğinin ölüm halinde sona ermesi durumunda velayet sağ kalan ebeveyne bırakıldığı gibi, ebeveynlerin ölmesi durumunda yakın akrabalar tarafından da velayet kullanılabilir.
Evlilik birliğinin boşanma nedeniyle sona ermesi durumunda velayet konusunda Türk Medeni Kanunu’nun 366. Maddesinin 2. Fıkrası gereğince hakim velayeti eşlerden birisine verebilir. Bu düzenlemeden de anlaşıldığı üzere kanunumuzda velayetin anneye veya babaya bırakılması hususunu açıkça düzenlememiş, velayetin hangi eşe bırakılacağı hususunu hakimin takdirine bırakmıştır.
Boşanma davası devam ederken hakim çocuğun menfaati gereği geçici olarak velayeti eşlerden birisine verebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 169. Maddesinde düzenlenen ‘Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır’ hüküm uyarınca re’sen geçici velayet eşlerden birine verilebilir.
Hakim boşanma davasının sonunda velayetin hangi eşe verileceği konusunda takdir yetkisini kullanırken göz önüne aldığı en önemli etken çocuğun üstün yararıdır. Boşanma halinde çocuğun hangi eş ile birlikte kalması çocuğun üstün yararına olacak ise hakim velayeti o eşe vermektedir. Çocuğun üstün yararının belirlenmesi açısından bazı kriterlerden birisi, çocuğun fiziksel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimini en üst düzeyde sağlanmasıdır. Velayet çocuğun gelişimine en uygun ortamı sağlayacak olan eşe verilir.
Velayet konusunda belirleyici diğer bir kriter ise çocuğun yaşıdır. Nitekim Yargıtay kararlarında yaşı küçük olan çocuğun anne bakımı ve şefkatine muhtaç olması nedeniyle çocuğun üstün yararına aykırı bir durum olmadığı müddetçe velayetin anneye verilmesi gerektiği yönünde pek çok karar bulunmaktadır. Bu nedenle çocuğun üstün yararına aykırı bir durum olmadığı müddetçe yaşı küçük olan çocuğun velayeti anneye bırakılmaktadır. Ancak hangi yaştaki çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu hususunda net bir görüş birliği bulunmamaktadır. Bu nedenle her somut olayda çocuğun yaşı itibariyle anne bakım ve şefkatine muhtaç olup olmadığının takdiri hakime bırakılmıştır.
Türkiye’nin de onayladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin 12 maddesindeki düzenleme ile çocukların kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade edebilmelerine olanak sağlanmaktadır. Velayet davaları da çocuğun bizzat kendisini ilgilendiren bir dava çeşididir. Bu nedenle velayet altındaki çocuğun idrak etme yetisine sahip bir yaşta olması durumunda hakim velayet konusunda karar verirken çocuğun görüşünü almaktadır. Çocuğun idrak etme yetisine sahip olma yaşı net bir yaş olmayıp her çocuğun zihinsel ve ruhsal gelişimine göre farklılık göstermektedir. Ancak yine de hakim çocuğun üstün yararının kişisel görüşü ile çatıştığı noktada çocuğun görüşüne göre karar vermek zorunda değildir. Diğer bir ifadeyle çocuğun üstün yararı gerektiği takdirde çocuğun görüşünün aksine kararlar verilebilmektedir. Bu nedenle çocuğun velayetin eşlerden birine verilmesi hakkındaki görüşü hakim tarafından çocuğun üstün yararına uygun olmaması durumunda hakimi bağlamamaktadır.
Uygulamada velayetin belirlenmesi konusunda hakimler uzman görüşüne başvurmaktadır. Uzmanlar tarafından yapılan değerlendirmelerde yukarıda açıkladığımız kriterlere uygun olarak belirli etkenler dikkate alınmaktadır. Bu etkenler, çocuğun yaşı, anne babanın çocuğa yönelik geçmiş davranışları, hangi tarafın çocuğun bakımı ve gelişmesine uygun ortamları sağlayabildiği, kardeş varsa kardeşlerden ayrılmaması, çocuğun hangi tarafta kalması durumunda iyi bir aile ortamında yetişeceği, tarafların çocuk yetiştirme konusunda uygun özelliklere sahip olup olmadığı, çocuğun alıştığı çevre ve ortamdan koparılmaması, çocuğun velayet konusundaki görüşü uzman değerlendirmelerinde en önemli etkenlerdir. Bu hususlarda uzmanlar kapsamlı bir araştırma yapmakla mükelleftir. Tarafların yaşadıkları yerlerin çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi için uygun olup olmadığı da uzmanlar tarafından değerlendirilmelidir. Ayrıca çocuk ile doğrudan iletişime geçerek çocuğun görüşünün alınması da velayetin belirlenmesinde önemli bir husustur.
Kaynakça
Son Gönderiler
- YENİDEN İMAR VE İNŞA NEDENİYLE KİRACININ TAHLİYESİ 30 Aralık 2020
- BOŞANMA HALİNDE VELAYET ve VELAYETİN BELİRLENMESİ 6 Şubat 2020
- KAMU İHALE KANUNU’NA GÖRE İHALEYE KATILMA YASAKLARI ve YASAKLARIN İHLALİNİN SONUÇLARI 22 Ocak 2019
- AKARYAKIT KAÇAKÇILIĞI SUÇU 27 Haziran 2018
- ICC Model Sözleşmelerinin Özellikleri 25 Ocak 2018