AKARYAKIT KAÇAKÇILIĞI SUÇU

 

 

I. GİRİŞ

Türkiye, jeopolitik konumu dolayısıyla ticari yolların kesiştiği bir coğrafi konumda olmasından dolayı çeşitli suça konu materyallerin geçiş güzergahı olması veyahut suç materyallerinin ülkeye çokça girmesi nedeniyle dünyanın en çok kaçakçılık suçunun görüldüğü ülkelerden biridir. Özellikle akaryakıt fiyatlarının dünyanın birçok ülkesinden daha pahalı olması ve vatandaşların sosyo-ekonomik durumu göz önüne alındığında akaryakıt kaçakçılığı suçunun işlenme oranını oldukça yükseltmektedir.
Ülkemizin özellikle güneydoğusundaki Suriye ve Irak gibi komşularında bulunan petrol rezervleri, özellikle yukarıda bahsettiğimiz vatandaşların kişi başına düşen gelire oranla akaryakıt fiyatlarının pahalı olması gibi sebepler ile vatandaşlar tarafından devletin vergi uygulamalarını devre dışı bırakarak gümrük işlemlerine tabi tutulmadan akaryakıtın ülkemize sokulmasına neden olmaktadır. Öte yandan doğu ve güneydoğu bölgelerimizdeki terör örgütlerinin finansman kaynaklarının arasında bu suç en başlarda yer almaktadır. Bu neticede akaryakıt kaçakçılığı suçunun nedenlerinin büyük bir kısmının ekonomik olduğu kanaatine varmak mümkündür.
Bu çalışmada akaryakıt kaçakçılığı, diğer adıyla petrol kaçakçılığı suçunun hukuki unsurları ve bu suça bağlanan yaptırımlar irdelenecektir.

 

II. GENEL OLARAK AKARYAKIT KAÇAKÇILIĞI SUÇU KAVRAMI

 

Kaçak akaryakıt tanımı önceleri 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 2/21. Maddesinde tanımlanmış idi. Buna kanun maddesine göre; Kaçak petrol;
“a) Kurumca belirlenen seviyede ulusal marker içermeyen akaryakıtı,
b) Yasal yollarla Türkiye’de serbest dolaşıma girdiği belgelendirilemeyen veya menşei belli olmayan petrolü ve petrol ürünlerini,
c) Kurumdan izin alınmadan; akaryakıt haricinde kalan solvent, madenî ve baz yağ, asfalt, solvent nafta ve benzeri petrol ürünlerinden elde edilen akaryakıtı ya da akaryakıta
d) 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa göre kaçak olan petrolü ve petrol ürünlerini,
e) Sıvı veya gaz halindeki hidrokarbonlarla, hidrokarbon türevi olan yakıtları nakleden boru hatlarından (her türlü üretim, iletim ve dağıtım hatları dâhil) veya bunların depolarından veya kuyulardan yasalara aykırı şekilde alınan petrolü ve petrol ürünlerini,” ifade etmekte idi. Ancak daha sonra 6455 sayılı kanunun 35. Maddesindeki düzenleme ile kaçak akaryakıt tanımı için 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa atıf yapılmıştır.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunun 2/c. fıkrasında ise akaryakıt; ‘Benzin, gaz yağı, jet yakıtı, motorin, fuel-oil, sıvılaştırılmış petrol gazları, doğal gaz gibi akaryakıt ürünleri ile akaryakıt yerine kullanılan petrol türevleri ve bunların karışımları ile akaryakıt yerine kullanılan diğer ürünleri’ şeklinde sayılmıştır. Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere kanun koyucu burada akaryakıtı tahdidi olarak saymamıştır. Akaryakıt yerine kullanılan diğer ürünler denilmek suretiyle kanunda sayılan cinslerin dışında da akaryakıt türü olabileceği hüküm altına alınmıştır.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunun 3/11. Maddesinde düzenlenen akaryakıt kaçakçılığı suçu:

‘Ulusal marker uygulamasına tabi olup da, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun belirlediği seviyenin altında ulusal marker içeren veya hiç içermeyen akaryakıtı;
a) Ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden,
b) Satışa arz eden veya satan,
c) Bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan, kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak, marker içermeyen veya seviyesi geçersiz olan akaryakıtın kaçak olarak yurda sokulduğunun anlaşılması hâlinde, onuncu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmolunur.’ Şeklinde düzenlenmiştir.
Önceleri akaryakıt kaçakçılığı 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunun ek 5/1. Maddesinde düzenlenmişti. Ancak bu kanun ile Kaçakçılıkla mücadele Kanunu ile bu kanunun karışıklığa neden olması nedeniyle 6545 sayılı Kanunun 89. Maddesiyle 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunun 3/11. Maddesinde değişiklik yapılarak yukarıdaki son halini almıştır.

 

III. 3/11’DE DÜZENLENEN AKARYAKIT KAÇAKÇILIĞI SUÇU

 

A. Suçta Korunan Hukuki Değer

Akaryakıt Kaçakçılığı Suçunda korunan değer başta ‘kamu düzeni’dir. Suçun işlenmesi neticesinde meydana gelen zararın niteliğine bakarak bu suçta korunan hukuki değerin ‘ekonomik kamu düzeni’ olduğu sonucuna varmak mümkündür. Çünkü suçun işlenmesi ile akaryakıt piyasasındaki rekabet bozulacak ve haksız rekabet ve haksız kazanç meydana gelecektir .
Kaçak olarak yurda sokulan akaryakıtın devlet tarafından denetimi olmadığı için kayıt dışı ekonomi meydana gelirken, kalitesiz ve marker içermeyen akaryakıtların araçlara zarar vermesinden dolayı ciddi şahsi zararlar da ortaya çıkacaktır.

B. Suçun Konusu

Bu suçun konusu ulusal marker uygulamasına tabi olup ulusal marker içermeyen veya çok az içeren her türlü akaryakıttır. Bu suçun maddi konusunu anlamak için öncelikle ‘Ulusal Marker’ nedir bu terimin açıklanması gerekmektedir.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 2/44. Maddesinde Ulusal marker, Akaryakıta rafineri çıkışında veya gümrük girişinde eklenecek katkı tanımlanmıştır. Ulusal Markerin uygulanması hususunda ise Petrol Piyasasında Ulusal Marker Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik ile düzenleme yapılmıştır.
Kısacası bu suçun konusunu Türkiye’de üretilen veya yurtdışında üretilip yasal yollarla yurda sokulan akaryakıt oluşturur. Yurtdışında üretilip yurda yasa dışı yollardan getirilen akaryakıt ise Kaçakçılıkla Mücadele Kanunun m.3/10 kapsamındadır.
Bu suç tehlike suçudur. Zarar suçu değildir. Suçun meydana gelmesi için mutlaka zarar doğması gerekmez. Bu suçun sonucunda meydana gelen zarar, suçun netice unsuru anlamında değil, sonucu anlamında bir zarardır.

 

C. Suçun Faili

Bu suçun faili herkes olabilir . Bu nedenle bu suç özgü bir suç değildir. Kanun maddesindeki düzenlemeye göre fail, iki tür olarak belirlenmiştir. İlk fail tipi, kanunda açıkça belirtildiği gibi, ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden ve satışa arz eden veya satan, ikinci fail tipi ise akaryakıtın bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan kişiler fail olarak belirlenmiştir.
5607 sayılı kanunun 4/2. Maddesindeki ‘üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır’ şeklindeki düzenleme ile suçun nitelikli hali olarak müşterek faillik durumunda cezanın arttırılacağı öngörülmüştür. Ancak buradaki şeriklik müşterek faillik olmalı, azmettirme ve yardım etme şeklinde olması durumunda nitelikli hal uygulanmamalıdır .
5607 sayılı kanunun 4/4. Maddesindeki ‘Bu Kanunda tanımlanan suçların, kaçakçılık fiillerini önlemek, izlemek, araştırmak ve soruşturmakla görevli kişiler tarafından veya meslek ve sanatın sağladığı kolaylıklardan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır’ düzenleme ile bu kişilerin yardım etme ve azmettirme de dahil bütün fail tiplerine uyabileceği anlaşılmaktadır.

 

D. Mağdur
Asıl olan bu suçun mağduru toplumdur. Ancak bu suçun işlenmesi ile gerçek veya tüzel üçüncü kişilerin bir zararı doğmuşsa ayrıca bu kişileri suçun mağduru sıfatına sahip olabilecekleri kesindir.

E. Eylem
Bu suçun kanuni düzenlemesinde suçu oluşturan hareket birden fazla olduğu için bu suç seçimlik hareketli suçtur . Seçimlik hareketlerden bir tanesini gerçekleştiren fail suçu tamamlamış olur. Birden fazla seçimlik hareketi gerçekleştiren faile her hareketi nedeniyle ayrı ayrı ceza verilmez. Seçimlik hareketlerin her biri tek bir suçu oluşturur. Tabii ki seçimlik hareketlerin birden fazlasının veya tamamının işlenmesi durumunda temel verilecek cezanın teşdiden verilmesine neden olacağı genel kabuldür.
Bu suç düzenlemesi seçimlik hareketlerden en az birinin işlenmesi ile tamamlandığı için sırf hareket suçudur. Suçun düzenlenişi bakımından seçimlik hareketler icrai şekilde işlenebilirler. İhmali şekilde işlenme durumu söz konusu değildir.
Seçimlik hareketler 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda belirtilmiştir. Bunlardan ilki; Ticari amaçla üretmek, bulundurmak ve nakletmek eylemleridir.
Ticari amaçla üretmek eylemi, suçun konusu ulusal marker uygulamasına tabi olup da, EPK’nun belirlediği seviyenin altında ulusal marker bulunduran veya hiç bulunmayan akaryakıtı kazanç sağlamak amacıyla üretmeyi ifade eder.
Bu eylemde en öncelikli bakılacak husus failin saikidir. Bu eylemde failin saiki ticari kazanç elde etmek olduğuna dair hiçbir şüpheye mahal vermeyecek şekilde kesin ve açık olması durumunda ceza verilebilmektedir. Aksi takdirde failin suça konu akaryakıtı üretmesindeki saikinin ticari kazanç elde etmek amacıyla olup olmadığının şüpheli olması durumunda şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği sanığa ceza verilmemelidir. Nitekim Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre suç eşyasının şahsi ihtiyaçlar seviyesinde kalması durumunda faillere ceza verilmemesi gerektiğine dair birçok karar mevcuttur.
Bulundurmak eylemi ise suça konu akaryakıtın failin zilyetliğinde olması durumunu ifade etmektedir. Buradaki zilyetlik fiilen veya hukuken olabilir. Bulundurmanın süresi, şekli veya akaryakıtın miktarı gibi konular önem arz etmemektedir. Ancak akaryakıtın miktarının değersiz denilebilecek seviyede azlığı söz konusu ise CMK md.223 kapsamında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar da verilebilmektedir. Ayrıca yine aynı şekilde bulundurmak eyleminde de failin saiki mutlaka ticari kazanç elde etmek olmalıdır.
Nakletmek eylemi, suça konu akaryakıtın bir yerden bir yere götürülmesini ifade etmektedir. Taşımanın nasıl ve ne şekilde olduğunun bir önemi yoktur. Taşıma yerinin, zamanı da bir önem arz etmemektedir. Yargıtay 7. Ceza Dairesi bu konuda bir kararında; ‘sanığın 200 litre kapasiteli aracın standart deposuna eklenti yaparak 380 litre kapasiteli hale getirdiği depoda yurda sokup sattığı bu miktar akaryakıtı yurda muafen getirmesinin mümkün bulunmadığı cihetle atılı suçun ( 4926 s.y.nın 3/a-2.maddesindeki ) oluştuğu gözetilerek mahkumiyetine karar verilmesi gerekir’ şeklinde karar vererek aracın deposuna yapılan eklentiler vasıtasıyla yurda sokulan akaryakıtın mülga Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa göre kaçakçılık eylemini oluşturduğu belirtilmiştir .
Suça konu akaryakıtın taşınılacak halde hazır bulundurulması eylemi nakletme mi yoksa bulundurma mı olduğuna somut olaydaki delillere göre değerlendirilmelidir. Failin saiki taşımaya hazırlık mı yoksa saklamak mı olduğu somut olaya göre değerlendirilmelidir.
5067 sayılı KMK’nun 3. Maddesindeki bazı fıkralarında taşıma kelimesi kullanılırken bu suçun düzenlendiği fıkra içinde nakil sözcüğünün kullanılması da kanun yapma tekniği açısından eleştirilmektedir. Zira aynı madde içerisinde farklı kelimelerin kullanılması kavram karmaşasına neden olabilmektedir.
5067 sayılı kanunun 3/11. Maddesinde düzenlenen bir diğer eylem ise satışa arz etmek ve satmak eylemleridir. Satışa arz etmek suçun konusu akaryakıtın üçüncü kişilerin alımına sunulmasını ifade etmektedir . Satışa arz edilmesi kısaca alıcıların her an alım işlemini gerçekleştirecek durumda akaryakıtın hazır bulundurulması durumudur.
Satmak eylemi, üçüncü kişilere zilyetliğin devri eylemini ifade etmektedir. Satmak eylemi için herhangi bir edim karşılığında olması önem arz etmez. Ancak mutlaka hukuken geçerli bir satış sözleşmesinin varlığı gereklidir.
Kanun koyucu satışa arz etmek ve satmak eylemleri açısında ‘ticari amaçla’ ifadesini kullanmamıştır. Zira satışa arz etmek ve satmak eylemlerini eylemin doğasından gelen ticari birer eylem oldukları aşikardır. Bu nedenle satışa arz etmek ve satmak eylemlerinde kanun koyucu ticari amaçla ifadesini kullanmayarak tekrardan kaçınmıştır.
5607 sayılı KMK’nun 3/11. Maddesinde düzenlenen diğer eylem ise bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın almak eylemini düzenlemiştir. Bu eylemdeki satın alma işleminin gerçekleşmesi için zilyetliğin devri veya edimin ifası beklenmez. Hukuken geçerli bir satış sözleşmesinin varlığı yeterlidir. Yargıtay 7. Ceza Dairesi bir kararında; ‘sanığın ucuz olması nedeniyle aracında kullanmak için satın aldığını beyan ettiği, yönetimindeki kamyonun yakıt deposunda ve çeki tabir edilen aracın motoru ile bağlantısı bulunan bidonda ele geçen dava konusu toplam 460 lt motorinin TÜBİTAK Enerji Enstitüsü’nde yaptırılan analizi sonucu belirlenen seviyede ulusal marker içermediği ve standarda uygun bulunmadığı bildirildiğine göre, sanığın suç konusu kaçak akaryakıtı ticari faaliyeti olan yük taşıma işinde kullandığı aracında kullanacak olması nedeniyle anılan Yasa maddesi kapsamında kaçakçılık suçunu oluşturduğu’ şeklinde karar vererek ticari yük taşıma işinde kullanılmak üzere alınan kaçak akaryakıt nedeniyle sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir
Bu eylemin faili satın aldığı akaryakıtın ulusal marker uygulamasına tabi olup da EPK’nun belirlediği seviyenin altında ulusal marker içeren veya hiç içermeyen akaryakıt olduğunu bilmesi gerekmektedir. Kısacası failin satın aldığı akaryakıtın suç teşkil ettiğini bilmesi ve ticari amaçla satın alması gerekmektedir. Buradaki seçimlik harekette failde en az biri bulunmuyorsa suç oluşmayacaktır. Örneğin arabası yolda kalan bir kişinin yoldan geçen kaçak akaryakıt yüklü tankerden kaçak akaryakıt olduğunu bilmesine rağmen yola devam edebilmek adına aracına akaryakıt alması durumunda suç oluşması mümkün değildir.
Bu suç sırf hareket suçu olduğu için neticenin gerçekleşip gerçekleşmemesi önem arz etmemektedir. Ve eylem ile netice arasında nedensellik bağının araştırılması gerekmemektedir.

F. Suçun Manevi Unsuru
Bu suç ancak kasten işlenebilir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir. Kanun maddesinin düzenlenmesine failin ticari saikle hareket etmesi gerektiğinden özel kastla işlenmesi gerektiği, olası kastla işlenmesinin mümkün olmadığı sonucunu çıkarmak mümkündür.

G. Suçun Özel Görünüş Şekilleri

a. Teşebbüs
Bu suçun sırf hareket suçu olduğunu daha önce belirtmiştik. Sırf hareket suçlarında teşebbüs konusu doktrinde tartışmalı bir konudur. Ancak kanun koyucu 5607 sayılı KMK’nda bu tartışmaları bertaraf edecek bir hüküm koymuştur. 5607 sayılı KMK’nun 3/21. Maddesine göre; ‘Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiiller, teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile, tamamlanmış gibi cezalandırılır’ denilmek suretiyle eylem teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile eylemi tamamlanmış olarak kabul ederek sırf hareket suçu ve neticeli suç tartışmasına girmeden failin ceza sorumluluğunu kabul etmiştir.
Yine de her ne kadar sırf hareket suçu olarak bu suç kabul edilmiş olsa da somut olayın durumuna göre hareketin bölünebilir olması durumunda teşebbüsü kabul etmek gerekmektedir.

b. İştirak
Bu suç için iştirak bakımından özellik arz eden bir durum yoktur. 5607 sayılı Kanunun 3/11. Maddesinde belirlenen suç özgü suç olmadığından dolayı, herkesin fail olabilmesinden dolayı iştirakin bütün tipleri bu suç için mümkündür.
5607 sayılı Kanunun 4/2. Maddesindeki düzenleme ile kanun koyucu bu suçun üç veya daha fazla kişi tarafından işlenilmesini cezada arttırım sebebi olarak kabul etmiştir. Ayrıca 4/6. Maddesindeki ‘Kaçakçılık fiillerini önlemek, izlemek ve araştırmakla görevli olup da bu Kanunda tanımlanan suçların işlenmesine kasten göz yuman kişi, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur’ şeklindeki düzenleme ile de iştirak karinesine yer verilmiştir.

c. İçtima
Tek bir fiille 5607 sayılı KMK’nun 3. Maddesindeki suçlardan birden fazlasının işlenmesi halinde fikri içtima hükümlerinin uygulanabilmelidir. Hatta tek bir fiil ile bu kanun kapsamındaki bir suç ile başka kanunlarda yer alan suçların işlenmesi durumunda da fikri içtima hükümleri uygulanabilmelidir . KMK’nun 3/11. Maddesindeki suçun işlenmesi aynı zamanda 3. Maddedeki bazı hükümlerin ihlali anlamına geldiği için daha ağır cezanın uygulanması gereklidir. Ancak burada 3. Maddedeki suçlardan hangisinin en ağır olduğunun tespiti mümkün olmadığından, TCK md.61 uygulanırken fikri içtima kapsamına giren suç sayısı dikkate alınmalıdır . Öte yandan bu suç düzenlemesindeki eylemin aynı zamanda 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununda düzenlenen kabahatlerden birini veya birden fazlasını ihlal etmesi durumunda KK’nun 15/3. Maddesine göre sadece 5607 sayılı Kanunun 3/11. Maddesinden sorumlu tutulması gereklidir.
Diğer taraftan 5607 sayılı KMK’nun 4/5. Maddesine göre; ‘Bu Kanunda tanımlanan suçların belgede sahtecilik yapılarak işlenmesi halinde, ayrıca bu suçtan dolayı da cezaya hükmolunur’ şeklindeki düzenleme göz önüne alındığında ayrıca bu suçtan dolayı da cezaya hükmedildiğini ifade etmek gerekmektedir.
Örneğin bu suçun işlenmesi esnasında ‘rüşvet’ suçunun işlenmesi durumunda da failin ayrıca bu suçtan cezalandırılması gerekmektedir. Gerçek içtima hükümlerinin uygulanması bu suç bakımından mümkündür.
Bunun yanı sıra ise 5607 sayılı KMK’nun 3/1. Maddesinin ihlalinden sonra 3/11. Maddesinin ihlali söz konusu olursa gerçek içtima uygulanmalıdır. Örneğin 3/1 maddesinin ihlali neticesinde yurda sokulan ham petrol kullanılarak 3/11. Maddenin ihlali ile kaçak akaryakıt üretilmesi durumunda gerçek içtima hükümleri uygulanıp her bir suçtan ayrı ayrı cezalandırılmak gerekmektedir.
Bu suç bakımından zincirleme suç hükümlerinin uygulanması da mümkündür. Ancak farklı zamanlarda işlenen suçlar aynı fıkradaki hükmün ihlali ile mümkün olabilmektedir. 5607 sayılı KMK’nun 3. Maddesindeki farklı fıkraların ayrı ayrı zamanlarda ihlal edilmesi durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanmaz.

 

H. Suçun Nitelikli Halleri
5607 sayılı KMK’nun 3/10. Maddesine genel olarak bakıldığında kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt olması durumunda verilecek ceza iki katına kadar arttırılır şeklindeki düzenleme suça konu eşyanın akaryakıt olması başlı başına kaçakçılık suçunun nitelikli hali olarak düzenlendiğini görmekteyiz.
Ancak KMK’nun 3/11. Maddesindeki düzenleme münferit bir düzenlemedir. Bu münferit düzenlemeye göre 3/11. Maddede düzenlenen bu suç tipi için artık 3/10. Madde uygulanması mümkün değildir. Zira 5607 sayılı kanunun 3. maddenin 11. fıkrasını, suçun konusu itibariyle olmasa bile, korunan hukuki yarar ve/veya unsurları açısından “özel ceza normu” kabul etmek mümkün olabilir
5607 sayılı KMK’nun 3/22. Maddesine göre, ‘Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyanın değerinin fahiş olması hâlinde, verilecek cezalar yarısından bir katına kadar artırılır’ şeklinde düzenleme ile akaryakıtın değerinin fahiş olması durumunda cezada artırıma gidilmesi mümkün olacaktır. Ancak fahiş kavramı hakkında yorum mahkemelere bırakılmıştır.
Kaçakçılık suçunun genel nitelikli halleri 5607 sayılı KMK’nun 4. Maddesinde sayılmıştır. Buna göre; 4. Maddede bulunan genel nitelikli hallerin 3/11. Madde açısından da uygulanabilirliği söz konusudur.
5607 sayılı KMK’nun 4/7. Maddesine göre de, ‘Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın, Devletin siyasî, iktisadî veya askerî güvenliğini bozacak ya da çevre veya toplum sağlığını tehdit edecek nitelikte olması halinde, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, verilecek hapis cezası on yıldan az olamaz’ şeklinde bir düzenleme bulunmaktadır. Ancak KMK’nun3/11. Maddesindeki suç düzenlemesinde suça konu akaryakıtın yukarıdaki maddede belirtilen nitelikte olması durumunda cezada artırım yapılabilecektir.

 

İ. Hukuka Uygunluk Nedenleri
Bu suç düzenlemesinde kanun hükmünü icra, meşru savunma, hakkın kullanılması, ilgilinin rızası gibi hukuka uygunluk nedenlerinin uygulanması mümkün değildir.
Zorunluluk hali, yetkili amirin emrini ifa da kusurluluğu ortadan kaldıran haller olarak bu suç düzenlemesinde yer almamaktadır. Ancak fiilin cebir veya tehdit altında işlenmesi koşulları gerçekleşirse failin kusurunu ortadan kaldırabilir. Böyle bir durumda ise cebir veya tehdit uygulayan kişi fail olacaktır.
Hata da bu suç düzenlemesinde eğer koşulları gerçekleşirse uygulama alanı bulabilmektedir. Zira hata kastı ortadan kaldırdığı için suçun manevi unsuru olan özel kast gerçekleşmeyeceğinden suç oluşmayacaktır.

 

K. Etkin Pişmanlık

5607 sayılı KMK’nun 5. Maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerine göre, akaryakıt kaçakçılığı suçuna karışmış kimseler resmi makamlar haber almadan önce akaryakıt kaçakçılığı eylemini, failleri ve akaryakıtın saklandığı yeri merciine bildirirse ve verilen bilgiler ışığında failler ve kaçak akaryakıt yakalanırsa etkin pişmanlık gösteren faile ceza verilmez. Resmi makamların haber almasından sonra akaryakıt kaçakçılığı eyleminin tamamıyla ortaya çıkmasını sağlayan fail hakkında da verilecek ceza üçte iki oranında indirilir
Ayrıca 5/2. Maddede ise akaryakıt kaçakçılığı suçunu işlemiş olan fail soruşturma evresi tamamlanana kadar suç konusu akaryakıtın gümrükteki değerinin iki katı kadar parayı devlet hazinesine öder ise hakkında verilecek ceza yarıya indirilmektedir. Ancak bu indirim, mükerrirlere veya örgüt kapsamında işlenen akaryakıt kaçakçılığı suçlarında uygulanmamaktadır.

 

IV. SONUÇ

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunun 3/11. Maddesinde düzenlenen kaçakçılık suç tipi kendisinden önce gelen suç tiplerinden farklılık arz etmektedir. Bu farklılıklardan en açık olanı, 3/11. Maddeden önce gelen düzenlemelerde gümrük işlemlerine tabi tutulmadan eşyanın yurda sokulması eylemleri suç olarak nitelendirilirken, 3/11. Maddede ise yurtiçinde devletin izin ve idaresi dışında akaryakıt üretmek, bulundurmak, nakletmek, satışa arz etmek, satmak ve satın almak gibi eylemler suçun unsurları arasında yer almıştır. Buradaki en önemli konu farkı 3/11. Maddedeki suç eşyası gümrük işlemlerinden geçme mecburiyetinde değildir. Halihazırda yurt içinde kendini var eden bir suç eşyası dolayısıyla suç oluşmaktadır. Diğer bir deyişle, 3/11. Maddesinden önceki maddelerde belirtilen suç tiplerindeki herhangi bir suç eşyası gümrük işlemlerine tabi tutulmak suretiyle yurt içine sokulmuş olsa idi suç eşyası vasfını kaybedecekken 3/11. Maddedeki suç eşyası olan akaryakıtın kanun maddesinin doğasından kaynaklanan bir hukuksuzluk mevcuttur. Eşyanın ortaya çıkış nedeni kanuna aykırı olması nedeniyle diğer maddelerdeki suç eşyalarından ayrılmaktadır.
Maddenin konusu bakımından görülen bu farklılık, maddenin düzenleniş amacında da göze çarpmaktadır. Şöyle ki; 3/11. Maddeden önceki maddelerde belirlenen suç tipleri devletin vergi yetkilerinin korunması, kamu düzeninin korunması ve rekabetin korunmasını amaçlarken, 3/11. Maddenin düzenlenmesindeki bir diğer amaç ise kalitesiz akaryakıtın piyasada dolaşımını ve bu kalitesiz akaryakıtın kullanımını engelleyip araçların motor ömürlerinin kısalmasının önüne geçip milli servetin heba olmasını engellemektedir.
3/11. Maddenin en önemli farklarından biri de failin cezalandırılabilmesi için saikinin ticari kar elde amacı olması gerekliliğidir.
En önemli eleştirilerden bir tanesi ise 3/11. Maddenin son cümlesinde belirlenen şekliyle, akaryakıtın yurtdışından kaçak olarak yurda sokulmak suretiyle suçun işlenmesi durumunda faile verilecek cezan üç yıldan az olamazken, yurt içinde kaçak bir şekilde üretilen vs. akaryakıtlardan dolayı faile verilecek cezanın alt sınırı iki yıldır. Bu şekliyle kanun düzenlemesi yapılması kanaatimizce yurtiçinde üretilen akaryakıtın izinin devletçe rahat bir şekilde sürülebilmesi mümkünken, yurtdışından yurda kaçak sokulan akaryakıtın izinin sürülememesi ve yurtdışından yurda sokulan kaçak akaryakıtın terör örgütlerinin en önemli finansmanlarından biri olması gerçeği yattığını söylemek mümkündür. Bu haliyle yurtdışından yurda kaçak sokulan akaryakıt nedeniyle faile daha yüksek alt sınırdan ceza verilmesinin sebebi kanaatimizce budur.

 

KAYNAKÇA

BALCI Murat, Enerji Hukukunda Suçlar ve Kabahatler -I- Petrol Kaçakçılığı Suçları ve Petrol Piyasası Kanununda Düzenlenen Kabahatler, Adalet Yayınevi, Haziran 2010
ÇİLESİZ Seyfettin, 6455 ve 6545 Sayılı Kanunlarla Değişlik 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Açıklaması, 4. Baskı, Adalet Yayınları, 2016
ÖZEN Mustafa; 5607 Sayılı Kaçakçılık Kanununda Düzenlenen Suçlar, Adalet Yayınevi, Ankara 2015
ŞEN Ersan, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3. Maddesinin 10, 11, 18, 19. Fıkraları, www.hukukihaber.net internet sitesi, Erişim Tarihi 04/04/2018
YURTCAN Erdener, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Şerhi, Seçkin Kitabevi, 4. Baskı, Şubat 2015